EN

15 yaşındaki öğrenci Roula Mohammed, Malala Fonu’nun Assembly Dergisi’nde…

06.07.2020

Roula’nın koronavirüs sürecinde Türkiye’de yaşadıklarını anlattığı Assembly Dergisi’nden çeviri:

 

COVID-19 Krizinde Türkiye’de

Suriyeli bir mülteci olarak yaşam

 

COVID-19 hayatlarımıza girdi ve nasıl yaşadığımızdan nasıl öğrendiğimiz ve etkileştiğimize kadar etrafımızdaki birçok şeyi değiştirdi. Biz, neler olduğunu anlamaya çalışırken, yetişkinlerin ve hatta çocukların bile konuştuğu tek konu haline geldi.

 Ailem, 2018’de Suriye’deki krizden kaçtığından beri Türkiye’de mülteci olarak yaşıyoruz. Burada, ilk koronavirüs vakası ortaya çıktığında, hükümet yayılmasını sınırlamak için birçok önleyici tedbir uyguladı. Neredeyse her şey durdu. Hükümet tüm kamu kurumlarını kapattı, sokağa çıkma yasağı uyguladı ve 20 yaşın altındakiler ile 65 yaşın üstündekilerin dışarıya çıkmasını yasakladı.

 

Tüm bu önlemlere rağmen Türkiye dünyada en çok etkilenen ilk on ülkeden biri. Türk hükümeti virüsün yayılmasını durdurmak için tüm imkanlarını ve kaynaklarını kullanıyor, ancak hayatın normale dönmesi uzun zaman alabilir.

 Kardeşlerim ve ben 20 yaşın altında olduğumuz için evde kalıyoruz ve günlerimiz her gün aynı geçiyor. Annem, ihtiyaçlarımızı almak için evden çıkarken maske ve eldiven takmak zorunda. Büyükannemi gördüğümüz zaman onunla istediğimiz kadar vakit geçiremiyoruz ve mesafemizi koruyoruz. Küçük kardeşlerim evin içinde sıkılmış hissediyorlar. Beş yaşındaki kız kardeşim bazen ağlıyor ve annemin onu oyun parkına götürmesini istiyor. Annem ona, neden evde kalmamız gerektiğini ve COVID-19un tehlikelerini açıklıyor, ama anlaması zor.

 Okullar Mart’ın ortasından beri kapatıldı, bu nedenle hükümet çevrimiçi ve TV’de uzaktan eğitim programı başlattı. Okuluma internet üzerinden devam ediyorum, bu şartlar altında çok yardımcı oluyor. Suriyeli mültecileri destekleyen bir Türk STK’sı olan İGAM ile gönüllü öğretmenlerden ders alıyorum. İGAM,  benim gibi Suriyeli mülteci öğrencilerin, öğretmenlerimizle etkileşimde bulunmadan, Türkçe öğretilen derslerimize yetişmemizin zor olduğunu fark ettikten sonra ‘özel yetiştirme’ dersleri vermeye başladı. İGAM öğretmenlerim gerçekten sabırlılar ve her şeyi net bir şekilde açıklıyorlar.

 Bazen zaman geçirmek zor… Ara sıra odamın penceresinde oturup sokakta yoldan geçenlere bakıyorum. Eldiven ve maskeleriyle, birbirlerinin yanından geçerken, aralarındaki mesafeyi korumaya çalıştıklarını görüyorum. İnternet günlük rutini bozmanın tek yolu... COVID-19 ile ilgili Türkiye ve dünyadaki haberleri ve gelişmeleri takip etmek için giderek daha fazla vakit harcıyoruz. Haberleri izlemek, enfeksiyonun yavaş yayıldığını duyduğumuzda bizi daha iyi hissettirebiliyor ancak virüsün yayılacak yeni bir alan bulması uzun sürmüyor ve tekrar korkuyoruz.

 Şu an, İslamın beş şartından biri olduğu için Müslümanlar arasında özel bir anlamı olan Ramazan ayındayız. Teravih namazı, COVID-19’un yayılmasını sınırlayan önleyici tedbirlerin bir parçası olarak iptal edildi. Bu yüzden üzgün hissediyorum. Ramazan, tüm gelenekleri olmadan gerçekten de aynı değil.

 Kamplarda yaşayan on binlerce yerinden edilmiş insanı ve mültecileri sık sık düşünüyorum. Eğer COVID-19 mülteci kamplarına ulaşırsa nüfus yoğunluğu ve yaşadıkları çadırların birbirine yakın olması nedeniyle yayılacağı kesin. Eğer bu gerçekleşirse, sonuçlar orada yaşayan ve zaten kabuslardan geçen insanlar için felaket olur.

 Normal hayatımı özlüyorum. Okulumu, arkadaşlarımı ve endişelenmeden yaşamayı özlüyorum. Umarım insanlık koronavirüsten kurtulur ve hayat mümkün olan en kısa sürede no

Whatsapp