EN

Göç Mevzuatının Mimarlarından Aydoğan Asar, İGAM’da

04.02.2020

Göç Mevzuatının Mimarlarından Aydoğan Asar, İGAM’da

 

03.02.2020

 

Türkiye’nin göç mevzuatınının mimarlarından olan ve halen Uluslararası Göç Entegrasyon Sınır Yönetimi Araştırmaları Merkezi (GESYAD)’nin başkanlığını yapan  Aydoğan Asar, İGAM’da Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasası’nın tarihsel gelişimini anlattı. Asar’a göre, düzensiz göçle mücadelenin önemli bir ayağı da düzenli göçün teşvik edilmesi olmalı.

Keçiören’de bulunan İGAM Mülteci Bilgilendirme ve Destekleme Noktası’nda tüm İGAM çalışanlarına bir seminer veren Asar, uzun yıllar Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülen yabancılarla ilgili iş ve işlemlerin 1950 yılında çıkarılan iki temel yasa üzerinden yürütüldüğünü hatırlattı.  AB adaylık süreciyle birlikte 2003 Katılım Ortaklığı Belgesi’nin ardından hazırlanan ve 25 Mart 2005’te Bakanlar Kurulu’nda kabul edilerek yürürlüğe giren “İltica ve Göç Eylem Planı” uyarınca göç yönetiminde önceliklerin belirlendiğini ifade eden Asar,  bu çerçevede düzensiz göçle mücadele, geri kabul anlaşmaları yapılması ve sınır dışı işlemleri konusunda AB müktesebatına uyum, yeni bir göç birimi kurulması ve mevzuat alt yapısının gözden geçirilmesi gibi adımlar atıldığını söyledi.

Asar’ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

2000’li yıllar: 2000’li yılların başları Türkiye’nin  ciddi oranda düzensiz göç  almaya başladığı yıllar.  O zamana kadar  göçün kaynak ve geçiş ülkesi olarak bilinen Türkiye, artık göçün hedef ülkelerinden biri olarak anılmaya başladı.  Kolluk güçlerinin düzensiz göçle mücadeledeki özverili çalışmaları sürerken,  gerek kurumsal kapasite gerekse mevzuat alt yapısının etkinliği “İltica Göç Ulusal Eylem Planı” uyarınca  gündemdeki yerini korudu. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlali yönündeki kararları ve bu kararlarda ihlal gerekçesi olarak gösterilen mevzuat alt yapısının etkin çare sunamadığı yönündeki eleştiriler süreci hızlandırdı.   

Yasa tasarısının  hazırlık çalışmaları:  2008 yılında İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan ve kısaca  “İltica ve Göç Bürosu” olarak bilinen birim, göç mevzuatının hazırlanması çalışmalarını başlattı.  Yasa tasarısının , ilgili tüm paydaşlarla birlikte hazırlanması ilkesiyle yola çıkıldı. İlgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, göç sahasında faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla yürütülen çalışmalar tasarının içeriğini şekillendirmede belirleyici oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları ise tasarıya yansıtıldı.

TBMM’ye sevk: İlginçtir ve övgüye değerdir; Suriye krizinin başladığı ve giderek ağırlaştığı bir dönemde, insanı ve göçmen haklarını merkeze alan bir anlayışla hazırlanan yasa tasarısı konusunda duraksama yaşanmadı, tam aksine  tasarı Bakanlar Kurulu tarafından Meclis’e sevk edildi.  Halbuki pek çok ülke kriz dönemlerinde göç yönetiminde daralmaya ve sert tedbirlere yönelir.

Meclis Genel Kurulu’nda  04/04/2013 tarihinde  kabul edilen  6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu”  11/04/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yasa etkin bir şemsiye:  Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, uluslararası koruma konusunda etkin bir şemsiye niteliğine sahip.  Hak ihlalleri ve itirazlarla ilgili düzenlemeleri son derece yeterli ve uluslararası standartların üstündedir.  Ancak Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada bireysel ve kitlesel nüfus hareketlerinin niteliği ve geometrik artış gösteren özelliği ve külfet paylaşımında uluslararası toplumun beklentilerin altında kalan tutumu düzensiz göçle mücadeleyi ve  uluslararası korumaya ihtiyaç duyanların  Türkiye’deki himayesini giderek zorlaştırmaktadır.

Düzenli göç konusu: Kanunun önemli bir bölümü düzenli göç konularına ayrıldı. Vize, ikamet izinleri, kalıcı yaşama geçme gibi hususlarda  AB müktesebatıyla tam uyum sağlandı. Öte yandan düzenli göçün yönetiminde sağlanacak başarının düzensiz göçle mücadelenin önemli bir unsuru olduğu gerçeğinden hareketle göçün düzenliliğini sağlayıcı hükümler ayrıntılı şekilde yasada yer buldu.

İran üzerinden düzensiz göçe dikkat: İran, Türkiye’yle göç işbirliği konusunda kritik adımları henüz atmadı. Bunların başında geri kabul anlaşması gelmektedir.  Oysa İran’daki Afgan ve Pakistanlıların Türkiye’ye yönelik düzensiz göç potansiyeli ve tehdidi sıcaklığını koruyor. 

Eşgüdüm önemli: 6458 sayılı Kanun aynı zamanda kurumsal yapılanma da öngördü.  Bugün Göç İdaresi Genel Müdürlüğü merkez ve taşra birimleri eliyle düzenli göç, düzensiz göç ve uluslararası koruma süreçlerindeki iş ve işlemleri yürütüyor.  Ancak göçle doğrudan veya dolaylı ilişkisi olan kurumlarla eşgüdüm kaçınılmaz. Bu konuda önemli ölçüde yol alındı.  Keza  kamu kurumlarının çabasına sivil toplum örgütlerinin de katkıda bulunması sosyal ve insani bir olgu olan göçün yönetilmesinde fevkalade önemli.

AB’nin göçe bakışında sapmalar var: AB’nin 90’lı yılların başlarından itibaren seri şekilde ortaya koyduğu göçmen haklarını önceleyen düzenlemeleri yürürlükte olmasına rağmen bugün göç olgusuna yaklaşımında tutum değişikliği var. Göçmen kabulünde, entegrasyon ve kalıcı haklar sağlamada tedirginlikleri gözden kaçmıyor. Göçmen yerleştirme kotalarındaki düşüş bunun en açık kanıtı.

Göç Bakanlığı konusu : Türkiye, göç konusunda hem hedef hem kaynak hem de geçiş ülkesi. Yakın zamanda son yılların en büyük kitlesel göçüne muhatap oldu. Göç yönetimindeki zorluklar ortada. Bu meyanda göç yönetiminin kurumsal yapılanmasında değişikliğe gidilip gidilmemesi,  bakanlık düzeyinde bir yapılanmaya ihtiyaç olup olmadığı ister istemez tartışılacaktır. Ancak önemli olan etkinliktir.

 

Whatsapp