EN

Prof. Dr. Erdoğan: 'Mülteci Karşıtlığı Sosyal Kırılmaya Neden Olabilir'

27.11.2020

İGAM Academy Başkanı ve Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan: ‘Mülteci karşıtlığı, sosyal kırılmaya neden olabilir’

 

İGAM Academy Başkanı ve Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, Türkiye’de yaşayan Suriyeliler hakkında hem Türk toplumu hem de Suriyelilerle yapılan en kapsamlı saha çalışması  ‘Suriyeliler Barometresi 2019: Suriyelilerle Uyum İçinde Yaşamın Çerçevesi’ araştırmasının sonuçlarını TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu üyeleriyle paylaştı.

25 Kasım Çarşamba günü gerçekleşen Komisyon toplantısında araştırma bulgularını değerlendiren Prof. Erdoğan, Türk toplumunun büyük kısmının Suriyelileri reddetme eğiliminde ve uyuma karşı olduklarını, bu tepkinin ise Suriyelilerin gettolaşmasına neden olduğunu belirterek, Türklere karşı yeni bir milliyetçiliğin ortaya çıkacak olmasından endişe duyduğunu belirtti.

 

Prof. Erdoğan’ın değerlendirmelerinin özeti şöyle:

Suriyeliler yük olarak görülüyor

Türk toplumunda her geçen gün Suriyelilere yönelik endişe, korku, hatta nefret giderek artıyor. İlk zamanlarda mağdur olarak görülen Suriyelilerin şimdi topluma yük olduğu söylemi ağırlık kazanıyor. Suriyelilerle kültürel olarak yakın olmadıklarını düşünen ve ‘birbirimize benzemiyoruz’ diyenlerin oranı, Barometre verilerine göre yüzde 82’ye kadar ulaşmış. Suriyeliler ve Türkler arasındaki sosyal mesafe de giderek açılıyor. Ancak, Türk toplumunda böylesi negatif görüş hakimken; Suriyelilerin mutluluklarının artığı da araştırmada dikkat çekici bir unsur olarak ortaya çıkıyor.

Kendi içimizdeki gerginliği azaltmamız gerekiyor

İki toplum arasında asimetrik bir geçiş var, bu hayra alamet bir durum değil. Bunun ileride ciddi sosyal gettolar oluşturma riski çok yüksek. Zaten Türk toplumu kendi içinde de çok kırılgan bir yapıya sahip. Bir toplum kendi içinde ne kadar gerginse sonradan geleni kabul etmekte de o kadar zorlanıyor. Onun için biz bir şey yapacaksak önce kendimize yapmamız gerekiyor, kendi içimizdeki gerginliği azaltmamız gerekiyor. Mesela, Almanya’ya giden Türklerin ilk on senesindeki suç oranlarına bakın, ikinci on seneye, üçüncü on seneye bakın.. suç oranlarının giderek attığını göreceksiniz. Yani işsiz kalmış, mesleksiz ve eğitimsiz kalmış gençler bir noktadan sonra toplumdan uzaklaşarak agresif hale gelebiliyorlar.

 

Her şeye rağmen bir arada yaşama konusunda başarı söz konusu!

Türkiye’deki Suriyeliler artık Türkiye’de köklendiler, dönebilecekleri bir ülke yok. Almanya’daki Türklerin dönecekleri ülke vardı, yine dönmediler, altmış senedir oradalar. Türkiye’ye 12 yaşında gelen çocuk on sene sonra 30 yaşına gelecek, nereye nasıl geri dönebilir? Yani daha gerçekçi bir noktaya gelmemiz gerekir. Şu an iç içe yaşıyoruz, kampların oranı yüzde 1 bile değil. Dolayısıyla aslında bir arada yaşama konusunda kesinlikle bir başarı var ve hatta bu bir mucize aslında; çok daha vahim durumlar ortaya çıkabilir ve iki toplum arasında şiddetli çatışmalar olabilirdi. Anadolu insanının o açıdan olağanüstü ferasetli davrandığını düşünüyorum.

 

Suriyelilerle huzur içinde yaşanacağına inanmıyorlar

Toplumun artık yüzde 90’ı Suriyelilerin en az yarısının Türkiye’de kalacağına inanıyor. ‘Suriyelilerle huzur içinde bir arada yaşayabilir miyiz?’ sorusuna, çok  net bir şekilde yüzde 75’i ‘hayır’ diyor. Suriyelilere siyasi haklar verilmesini ise toplumun yüzde 87’si reddediyor.

Siyasi partilere ilişkin analizde, AK Partililer bile yüzde 80 civarında ‘Siyasi hak verilmesin’ diyor. Suriyelilere verilen en büyük destek siyasi parti bazlı HDP’lilerden geliyor. AK Parti ile HDP bir tarafta, Suriyeliler konusunda MHP, CHP, İYİ Parti diğer tarafta yer alıyor. ‘Suriyeliler Türk toplumunun en önemli kaçıncı sorunudur?’ diye sorduğumuzda ortalama 3.3 çıkıyor. Türk toplumunun yüzde 27’sine göre Türkiye’nin en önemli sorunu Suriyeliler. Her halükârda Türkiye’nin ilk üç sorunu arasında görünüyor.

Whatsapp