EN

Elite Dialogue - 2017 Basın Bilgi Notu

07.08.2017

BASIN BİLGİ NOTU

 

7 Ağustos 2017

 

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO ve İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi-İGAM ve işbirliğinde gerçekleştirilen ve 8 ay süren “Elite Dialogue: Türkiye’deki Suriyeli Mülteci Akademisyen ve Üniversite Öğrencilerinin Durumu, Sorunları ve Beklentileri Araştırması-2017”, mülteciler içinde, “elit” olarak nitelenebilecek özel bir gruba yönelik olarak hazırlanmıştır. Proje İngiltere Büyükelçiliği-Ankara’nın da desteklediği projeler arasında yer almıştır.

HUGO Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan’ın proje yöneticisi olduğu ve raporladığı çalışma, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Yükseköğretim Çalışmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Armağan Erdoğan ve TOBB-ETÜ Üniversitesi  Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Başak Yavçan ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Projede Tülin Haji Mohamad, Yudum Kavukçuer ve Gözde Sancı asistan olarak görev yapmıştır.

Hangi bulgulara ulaşılmaya çalışıldı?

Temmuz 2017 itibari ile Türkiye’de sayıları 3,2 milyonu aşan Suriyelilerin Türkiye’deki toplumsal uyumu konusunda önemli bir rol üstleneceği beklenilen Suriyeli akademisyen ve üniversite öğrencileri konusunda yapılan bu kapsamlı proje ile Türkiye’de “elit” ya da “nitelikli” olarak tanımlanabilecek Suriyeli mültecilerin durumlarının ortaya konulmasına, sorunlarına, gelecek beklentilerine ve türk toplumu ile olan ilişkilerine yönelik bulgulara ulaşılmaya çalışılmıştır.

Hedef gruplar

Bu çalışma, Türkiye’deki Suriyelilerin kalıcılık eğilimlerinin her geçen gün daha fazla güçlendiği gerçeğinden hareketle, kapsamlı ve uzun vadeli uyum politikaları için Suriyelilerin süreçlere dâhil edilmesi gerekliliğine de dikkat çekmekte ve mülteciler içinde yer alan nitelikli grupların gelecek perspektiflerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede Türkiye’de sayılarının 600 civarında olduğu tahmin edilen doktora ve daha üstü akademik derece sahibi olan ve önemli bölümü Türkiye’ye gelmeden önce Suriye’de üniversitelerde öğretim elemanı olarak görev yapmış Suriyeli akademisyenler ve Mart 2017 itibari ile Türk üniversitelerinde öğrenim gören 14.747 Suriyeli üniversite öğrencisi hedef gruplar olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, her birinde farklı kişilerden oluşan Suriyeli akademisyenler ile Gaziantep, İstanbul, Ankara ve Mardin’de dört farklı çalıştay gerçekleştirilmiştir. Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencileriyle ise kapsamlı bir anket çalışması yapılarak bizzat mültecilerin görüşlerinin, sorunlarının, beklentilerinin ve önerilerinin alınmasına çalışılmıştır. Ayrıca akademisyenlerle yapılan mülakatlar 20 kısa video söyleşisi ile derlenmiş ve Suriyeli akademisyenlerin hikâyeleri özetlenmeye çalışılmıştır.

Elite Dialogue projesinin Türkiye’de yaşayan akademik alandaki Suriyeli mülteciler ve özellikle de Türkiye’deki Üniversitelerde öğrenim gören Suriyeli 490 üniversite öğrencisi ile yapılan anket çalışması, konuyla ilgili yapılan en kapsamlı çalışma olmuştur.

Genel çerçeve

ED projesinin temel amacı, uyum politikalarına mültecilerin görüşleri temel alınarak şekil verilmesine ve uyum süreçlerinde nitelikli grupların oynayacağı önemli role dikkat çekmektir. Bu amaç, yapılan çalıştaylar ve hazırlanan anket çalışmasında da belirgin bir biçimde korunmuştur. Bu çalışmanın tasarlanması ve uygulamasında şu hususların genel çerçeveyi çizdiği söylenebilir:

  • Türkiye’deki Suriyelilerin kalıcılık eğilimleri son derece güçlenmiştir. Genel eğitim ortalaması Türkiye’ye göre oldukça kısıtlı olan Suriyelilerin Türk toplumu ile huzur içinde yaşayacağı politikalara acilen ihtiyaç bulunmaktadır.
  • Gerek Suriyeli akademisyenler, gerekse de üniversite öğrencilerinin kariyerlerinin devam etmesine imkanlar yaratılması önce onların kişisel gelişimi, ardından da genel kitle için son derece değerlidir;
  • Suriyeli “elit” gruplar için Türkiye’nin özel teşvik politikaları geliştirememesi halinde, bu insanların Türkiye’den üçüncü ülkelere gidişi kaçınılmaz olacaktır. Bu konuda sorunun kaynağına inmek ve kendi istekleri ile Türkiye’de kalmalarını teşvik edecek sistemlerin geliştirilmesi gerekmektedir;
  • Sayıları oldukça sınırlı olan Suriyeli “elit” gruplar geleceğin uyum politikaları için “rol modeller”, “öncüler” ve “köprüler” olarak hayati öneme sahiptirler.
  • Suriyelilerin konusundaki çalışmalarda ve özellikle politika belirleme süreçlerinde Suriyelilerin görüşlerine daha fazla yer verilmesi, yani Suriyelilerin karar süreçlerine daha fazla dâhil edilmeleri gerekmektedir.

Türk toplumunda önemli bir tartışma ve hatta gerginlik konusu olan üniversitelerdeki Suriyeli öğrencilere yönelik, büyük ölçüde yanlış ya da eksik bilgilerden kaynaklanan önyargıların yerine veri temelli sağlıklı bilgilerin paylaşılması gerekmektedir.

Elite Dialogue Projesi çerçevesinde şu bulgulara ulaşılmıştır: 

Türkiye’de bulunan Suriyeli akademisyenlerin büyük bölümü Türk Yükseköğretim sistemi içine dahil edilmiştir. Ancak üniversitelerde görev yapan 392 öğretim elemanına rağmen, halen çalışma imkanı bulamayan çok sayıda akademisyenin olduğu da bilinmektedir. Akademisyenlerin statü, dil ve denklik başta olmak karşılaştıkları sorunlar, verimlerini olumsuz etkilemektedir. Türkiye’de halen bulunan akademik kadrolar içinde 13 Profesör, 15 Doçent ve 115 yardımcı doçent yer almaktadır. Bu grup dışında doktora ve daha üstü derecelere sahip Suriyelinin çok az sayıda olduğu ve ciddi bir bölümünün de imkan bulduğunda başka ülkelere gitme eğiliminde oldukları tespit edilmiştir. Suriye’nin diğer yetişmiş beyinleri gibi akademisyenlerin de önce Türkiye’ye gelseler de bir süre sonar üçüncü ülkelere gittikleri anlaşılmaktadır. Bu “sosyal sermaye” kaçısının önlenebilmesi için Suriyeli akademisyenlerin Türkiye’de kalmasını sağlayacak teşviklere ihtiyaç olduğu açıktır. Suriyeli akademisyenlerin en fazla şikate ettikleri konuların ise statüleri, kendi alanlarında çalışamamak, yoğun bürokrasi ve koordinasyonsuzluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Elite-Dialogue Projesi ekibinin 120’den fazla Suriyeli akademisyen ile yaptığı görüşmelerde, bu grubun Türkiye’ye müteşekkir olmakla birlikte çok da mutlu olmadıkları, İlahiyat, İslam Bilimleri, Arapça öğreticiliği dışındaki alanlardakilerin Türkiye’den gitme eğilimlerinin daha da fazla olduğu anlaşılmaktadır.

Bulgular

Türkiye’de Yükseköğretim sistemi içinde yer alan 14.747 Suriyeli Üniversite öğrencisi konusundaki bulgular ise şöyledir:

Türkiye’de birisi Suriye’deki öğrenimini kesmek zorunda kalan ve Türkiye’de eğitimine devam etmeye çalışan Suriyeli öğrenciler, diğeri ise Türkiye’de ilk kez üniversiteye başlayanlar olmak üzere iki tür öğrenci grubu bulunmaktadır.

Suriyeli öğrenciler Türkiye’de bulunan  toplam 108 bin uluslararası öğrenci içinde Azerbaycan’ın ardından ikinci sıraya çıkmışlardır. Türkiye’deki toplam uluslararası öğrenci içinde Suriyelilerin oranı % 13,5 civarındadır. Suriyeli öğrencilerin Türkiye’deki toplam 7.1 milyon yükseköğretim öğrencileri içindeki payları binde 2’dir. Bu sayıların daha da artması beklenmelidir. Önümüzdeki seneye üniversiteye gitme potansiyelinde olan Suriyeli öğrenci sayısı 50 bin civarındadır. Muhtemelen 2018’de Suriyeli öğrencilerin sayısı 20 bini aşacaktır. Ancak Türkiye nüfusunun % 8,75’inin üniversiteye dikkate alınırsa, 3,2 milyonluk Suriyeliler içindeki potansiyelin 280 bin olduğu unutulmamalıdır. Kuşku yok ki bu sayılara ulaşılması mümkün değildir. Ancak var olan sayıların da çok az olduğu bilinmelidir.

Türkiye’de 140 farklı üniversitede öğrenim göre Suriyeli üniversite öğrencilerinin % 83’ü lisans,  % 8’I yüksek lisans, % 7’si ön lisans ve % 2’si doktora öğrencisidir.

Suriyeli öğrencilerin okudukları bölümler bakımından son derece çeşitli oldukları, sosyal bilimlerin % 31 ile ilk sırada olduğu, bunu % 24 ile mühendisliğin, % 12 ile sağlık, % 9 ile sanat bölümlerinin izlediği görülmektedir.

Suriyeli öğrencilerin ;

Suriyeli öğrencilerin okul harçları Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) tarafından karşılanmaktadır.

  • Suriyeli öğrencilerin yaklaşık olarak % 20’si burs almaktadır. 1200 TL olan burslar öğrenim dönemlerinde YTB tarafından verilmektedir. 2011’den bu yana Suriyeli üniversite öğrencilerine verilen toplam burs sayısı 4001’dir. Bu burslar % 85 oranında AB tarafından % 15 oranında Türkiye tarafından fonlanmaktadır.
  • Suriyeli öğrencilerin % 85’I bir yakınını, arkadaşını 2011 sonrasında savaşta kaybetmiştir.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin % 45’i Suriye’de üniversiteye gitmişlerden oluşmaktadır.
  • Üniversitedeki başarılarını “iyi” ve “oldukça iyi” olarak niteleyen Suriyeli öğrencilerin oranı % 65’in üzerinde görünmektedir.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin Suriyeli arkadaşları ile ilişkisi Türk arkadaşlarına göre neredeyse 2 kat daha iyidir.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerin % 72’sinden fazlası Türkiye’deki eğitim kalitesini iyi ve çok iyi olarak nitelemektedirler.
  • Suriyelilerin % 24’ü çalışarak, % 48’i aile desteği, % 18’i ise burs ile öğrenim hayatlarını sürdürmektedirler.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencileri, Türkiye’deki Suriyelilerin huzursuz oldukları görüşündedirler.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin gelecek beklentileri Suriye için son derece umutsuz ama kendi kişisel gelecekleri için umutlu görünmektedir.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin % 30’u mezun olunca iş bulacağından emin görünmektedir.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin Türkiye’de en çok yaşadıkları sorun iş bulma, çalışma ve eğitim alandadır.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin Türklerle ilişkisinde güçlü bir sosyal mesafe ortaya çıktığı gözlenmektedir. Ancak Türklerle okul arkadaşı olmak, aynı iş yerinde çalışmak ve komşuluk arzusu üst sıralarda çıkmaktadır.
  • Yaklaşık % 20’si ileride Suriye’ye dönmekten söz ederken, geri kalan % 80 ya dönmeyeceğini ya da “eğer savaş biter ve bin istediğim rejim kurulursa” gibi bir durum dışında dönmeyeceğini ifade etmektedir.
  • Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin yaklaşık yarısı Türkiye’den 3. Bir ülkeye gitmeyeceğini ifade etmektedir. Geri kalan ise imkan bulursa gideceğini belli etmektedir. Gitmek isteyecekleri ilk yer ise Kanada olarak görülmektedir.
  • Türkiye’de istedikleri statü ise şaşırtıcıdır. Buna göre Türkiye’deki Suriyeli üniversite öğrencilerinin T.C. Vatandaşlık, çifte vatandaşlık, çalışma izni, ikamet izni seçenekleri içinde en az tercih ettikleri T.C. Vatandaşlığıdır. Bunda 3. ülkeye gidememe endişesi, halen var olunan bazı avantajların kaybedilmesi ve askerlik endişesinin ekili olduğu söylenebilir. En fazla istenen ise sürekli ya da uzun süreli oturma izni.    Aslında bu tablo, eğer yeterince imkan yaratılmaz ise eğitimli Suriyelilerin Türkiye’den gitme eğilimini de ortaya koymaktadır.
  • Türkiye’nin mülteci politikasını genelde başarılı bulan Suriyeli öğrenciler için mülteci politikalardaki en ciddi sorun koordinasyonsuzluktur.

Projenin hedefi

Elite Dialogue Projesi, Türkiye’deki Suriyelilerin çok ciddi bir bölümün artık kalıcı olacağından hareketle, gelecekteki uyum politikalarına en yüksek katkıyı sunması beklenilen nitelikli-eğitimli Suriyelilerin rolünü ön plana çıkarmayı hedeflemiştir. Bu proje çerçevesinde yapılan çalışmalar, geleceğin huzurlu ortak yaşamının en önemli aktörleri haline gelecek olan üniversite öğretim elemanları ve üniversite öğrencilerinin daha da desteklenmesi, kalitenin korunarak sayılarının artırılması için gerekli önlemlerin alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu aynı zamanda iletişim stratejisi bakımından da son derece değerlidir. Türk toplumunun bu süreçlere katkısının sağlanabilmesi için ilk yapılması gereken doğru bilgilendirme süreçlerinin işletilmesidir. Burslar, kontenjanlar, kalite kaybı vb. hassas konularda Türk toplumunun bilgilendirilmesi ve desteğinin alınması gerekmektedir. Türk toplumunun  yüksek ama kırılgan toplumsal kabulü göz ardı edilmemelidir.

Nitelikli gruplara özel önem vermek gerekiyor!

Nitelikli mülteciler, geleceğin uyum sürecinin en önemli yapı taşları olacaktır. Sadece onların geleceklerine ve refahına saygı göstermek bakımından değil; Türkiye’nin huzuru bakımından da nitelikli gruplara özel önem vermek gerekmektedir. Karar alma süreçlerine Suriyelilerin dahil edilmesi, rol modellerin oluşması, köprülerin kurulması ancak nitelikli-elit mülteciler ile gerçekleşebilecektir.  Ancak bu konuda da temel engel kararsızlık ve geçicilik politikalarının yarattığı tahribattır. Kuşku yok ki kapsamlı ve gerçekçi çerçevede, veri tabanlı çalışmalar ile stratejik kararın alınması ve siyasetin, bürokrasinin de buna göre yapılandırılması gerekmektedir. Aksi halde zaman, kaynak, kuşak ve nitelikli insanlar kaybetmek ve geleceği risk altına sokmak kaçınılmazdır. Burada “felaketi şansa dönüştürmek” gibi bir yaklaşım yerine, “zararları, çatışma risklerini, kayıp kuşakları ve huzursuzlukları minimalize etme” yaklaşımının daha anlamlı olacağı düşünülmektedir.

Doç. Dr. M. Murat Erdoğan

Elite Dialogue Proje Yöneticisi & Raportör

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO Müdürü

IGAM Başkan Yardımcısı

Whatsapp