Sınırlarda; ölümlerle, insan kayıplarıyla sonuçlanan trajediler, her şeyden önce hepimizi derin bir üzüntüye sevk etmektedir. Özellikle kış aylarında sınırlarda ve denizlerde can kayıpları artmaktadır. Bunların önlenmesi için öncelikle sınırları kontrol eden ülkelerin uluslararası insan hakları ve uluslararası mülteci hukuku ilkelerine uygun hareket etmeleri, sığınma talebiyle sınırlara yaklaşan insanların taleplerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Türkiye- Yunanistan sınırında bu tür geri itmeler, insanlık dışı davranışlar, çıplak bırakmalar gibi davranışların çok sık yaşandığı belgelenmektedir. Edindiğimiz bilgilere göre, bu son trajediden önce 27 kişi, Meriç Nehri’nde küçük bir adacığa sığınmıştır ve kendilerine Yunanistan tarafından yardım edilmemiştir. Daha sonra bu insanları Türk Güvenlik Güçleri geri çekmiştir. Ancak bu insanlar tekrar aynı adacığa gelmiş ya da getirilmişlerdir. Bu insanların arasında Suriyeliler ve başka ülkelerin vatandaşlarının yanısıra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da yer aldığı iddialar arasındadır. Daha sonra bu insanların bir kısmının Yunanistan’a alındığı bilgileri gelmektedir. 19 kişi dışında başka bir grup insanın da donarak öldüğü yolunda haberler alınmaktadır ancak bu konuda detaylı bilgi elimize ulaşmamıştır.
Bu noktada, gerek Yunanistan gerekse Türkiye tarafının karşılıklı suçlamaları bilinmelidir ki, soruna bir çözüm getirmeyecektir. BM’nin ve AB’nin katılımıyla sınırlarda yeni mekanizmalar oluşturulması gerekmektedir. Bunun için uluslararası toplum nezdinde bir platform kurulması ve istihbarat paylaşımından, insani yardıma, sığınma talep edenlerin taleplerinin değerlendirilmesine kadar birçok tedbirin ele alınması elzemdir.
Türkiye, Yunanistan’ı geri itmelerle ilgili olarak suçlarken, Yunanistan da Türkiye’yi bu insanların sınıra gelmesini engellememekle suçlamaktadır. Sınırdaki acı olayların, giderek daha fazla propaganda savaşına dönmesinin önüne geçilmelidir. BM’in ülkelerin bu konudaki sorumluluklarını yerine getirilmesine yönelik politikalarını gözden geçirmelerine ilişkin çağrısına İGAM olarak katılmaktayız.
Unutulmamalıdır ki, ülkeler propaganda savaşı içindeyken, olan masum insanlara olmaktadır ve bu insanların hiç biri suçlu değildir!
Hiçbir insanın ölüme gönderilmesi, hiçbir koşulda kabul edilemez!
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi
İGAM
